Ömer Karakeçili: “Çiftçi Perişan, Toprak Betona Kurban Ediliyor!”
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde uzun yıllardır iş dünyasında faaliyet gösteren ve aynı zamanda siyasetin içinde yer alan iş insanı ve siyasetçi Ömer Karakeçili, RuhaNews’e verdiği özel röportajda, bölge tarımının içinde bulunduğu çıkmazı ve çiftçilerin yaşadığı büyük zorlukları çarpıcı ifadelerle dile getirdi. Karakeçili, hem tarımsal üretimin geldiği noktaya hem de Şanlıurfa başta olmak üzere bölgedeki verimli tarım arazilerinin hızla betonlaşmasına dikkat çekti.
“Ne Ekersek Ekelim, Para Etmiyor”
Karakeçili, Güneydoğu’da tarım yapan çiftçilerin artık ne ekerse eksin zarar ettiğini belirtti.
“Karpuz ekiyorlar para etmiyor. Mercimek ekiyorlar yine zarar. Kavun, pamuk… Aynı tablo. Emek harcanıyor, tohum alınıyor, gübre ve sulama masrafı yapılıyor ama hasat zamanı gelince fiyatlar ya dipte ya da alıcı yok. Çiftçi artık toprağa küsme noktasına geldi.”
Tarımda planlamasızlık ve ithalat politikaları yüzünden üreticinin ürettiğiyle geçinemediğini söyleyen Karakeçili, dışa bağımlı tarım anlayışının ülkeyi günden güne tükettiğini vurguladı.
“Şanlıurfa’nın Verimli Ovaları Betonlaşıyor”
Tarımın sadece üretim değil, aynı zamanda milli güvenlik meselesi olduğuna dikkat çeken Karakeçili, Şanlıurfa’nın tarım bölgelerinde yaşanan hızlı yapılaşma sorununu da gündeme taşıdı.
“Bugün Harran Ovası, Ceylanpınar, Siverek, Viranşehir ve Suruç gibi Türkiye’nin en verimli tarım bölgeleri yapılaşma tehdidi altında. Tarım alanları hızla konutlara, sitelere, fabrikalara, özel tesislere dönüşüyor. Toprak, göz göre göre elimizden gidiyor. Tarımı kaybediyoruz.”
Karakeçili, bu durumu sadece imar rantıyla açıklamanın yetersiz kalacağını belirterek, tarım alanlarının korunması için güçlü yasal düzenlemelere ve yerel yönetimlerin bilinçli hareket etmesine ihtiyaç olduğunu söyledi.
“Tarım Artık Savaş Aracı Gibi Stratejik Bir Güç”
Dünya genelinde artık tarımın bir silah kadar etkili olduğuna işaret eden Karakeçili şu ifadeleri kullandı:
“Tarım sadece gıda üretimi değil. Bugün buğdayı, yağı, sütü elinde tutan ülkeler güçlü ülkeler. Tarım, artık küresel bir mücadele alanı. Türkiye bu yarışta kendi çiftçisine destek vermezse yarın buğdayı, eti, sütü dışardan ithal etmek zorunda kalır. Bu da bir bağımlılıktır. Ekonomik esaretin başka biçimidir.”
“Çiftçiye ve Köylüye Sahip Çıkmak Millî Görevdir”
Karakeçili, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin hem tarım hem de hayvancılık açısından potansiyelinin çok yüksek olduğunu, ancak mevcut sistemde çiftçinin kaderine terk edildiğini dile getirdi:
“Devletin bu konuda çok net ve kararlı bir politika ortaya koyması gerekiyor. Özellikle Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin gibi illerimizde tarım ve hayvancılık yapan köylüye can suyu olacak destekler verilmelidir. Bu bölgelerimiz üretimin merkezi olabilecekken, ihmalle ve ilgisizlikle çöküşe sürükleniyor.”
“Tarımı Kaybeden, Geleceğini Kaybeder”
Son olarak Karakeçili, siyasilerin ve karar vericilerin artık bu meseleye sadece kırsal kalkınma sorunu olarak değil, milli güvenlik, ekonomik bağımsızlık ve gelecek vizyonu çerçevesinde yaklaşması gerektiğini belirterek şu uyarıda bulundu:
“Tarımı görmezden gelmek, geleceği terk etmektir. Eğer bugün bu toprağa sahip çıkmazsak, yarın bu toprak bize bakmaz. Şanlıurfa’nın, Güneydoğu’nun verimli ovalarını ve üreticisini korumak hepimizin görevidir.”